Renk körlüğü, kişinin belirli renkleri ya da renklerin arasındaki farkları ayırt edemediği bir görme bozukluğu olarak tanımlanır. Genetik bir sorun olan bu durum gözdeki renk algısını sağlayan hücrelerin düzgün çalışmaması nedeniyle ortaya çıkar. Renk körlüğü kırmızı, yeşil ve mavi renklerin ayırt edilememesiyle ortaya çıkar. Ancak bazı vakalarda bu renklerin bir kısmı veya hepsi karıştırılabilir. Peki, renk körleri dünyayı nasıl görür?
Renk körlüğü olan kişiler, kırmızı ve yeşil gibi renk tonlarını ayırt etmekte güçlük çeker. Özellikle kırmızı-yeşil renk körlüğü, en yaygın türlerden biridir ve bu kişiler, kırmızı ve yeşili ayırt etmekte zorlanır.
Örneğin, kırmızı bir elma ile yeşil bir elma, renk körü bir kişi için neredeyse aynı renkte görünebilir. Mavi ve sarı renkleri ayırt edememe durumu ise daha nadirdir. Ancak bu durumda da kişilerin bu iki rengi birbirinden ayırması zorlaşır.
Renk Körlüğü Neden Olur?
Renk körlüğü, gözde renkleri algılamamızı sağlayan pigment moleküllerinin eksikliği veya yetersizliği sonucunda ortaya çıkan kalıtsal bir görme bozukluğudur. Bu durum X kromozomuna bağlı çekinik bir genle taşınır.
Dolayısıyla renk körlüğünün aile içinde nasıl aktarıldığı cinsiyete göre farklılık gösterir. Erkekler tek bir X kromozomuna sahip oldukları için, annelerinden renk körlüğü taşıyan geni almaları durumunda renk körü olarak doğarlar.
Bir erkeğin renk körü olup olmadığı annesinden aldığı gen tarafından belirlenir. Eğer annesi taşıyıcı ise erkek çocukların renk körü olma olasılığı %50’dir. Anne eğer renk körü ise erkek çocukların hepsi renk körü doğar. Aynı zamanda baba renk körü ve anne taşıyıcı olduğunda her iki çocuğun da %50 oranında renk körü olma ihtimali vardır.
Renk körlüğünün yalnızca genetik faktörlere bağlı olarak gelişmediğini belirtmek gerekir. Makular dejenerasyon, optik nevrit, kafa yaralanmaları, sinir sistemine zarar veren bazı hastalıklar, ağır metal zehirlenmeleri ve bazı ilaçlar da renk körlüğüne yol açar. Özellikle göz sinirlerinde hasara neden olan durumlar, renk algısında bozulmalara yol açar ve bu tür vakalar, genetik olmayan renk körlüğü olarak sınıflandırılır.