15 AYDIR SÜREN DÜŞÜŞ TRENDİNE SON
Ekonomistlerin Anadolu Ajansı aracılığıyla yaptığı ankette, eylül için beklenti %2,47 seviyesindeydi. Ancak açıklanan resmi veri, tahminlerin neredeyse bir puan üzerinde geldi.
Karşılaştırmak gerekirse, 2015–2019 döneminde eylül ayı ortalaması %1,8, 2020–2024 döneminde ise %2,6 civarındaydı. Yani karşımızda, son yılların en sert eylül artışlarından biri bulunuyor.
GIDA VE EĞİTİM FİYATLARI BAŞROL
TÜİK verilerinin alt kırılımları, enflasyondaki asıl itici güçlerin gıda ve eğitim olduğunu gösteriyor.
Aylık %3,23’lük artışın 1,11 puanı gıdadan, 0,48 puanı ise eğitimden kaynaklandı.
Eylül aylarında okulların açılmasıyla birlikte eğitim harcamalarında genelde artış görülür, ancak bu yılki oran olağanüstü: Eğitim grubundaki aylık artış %17,90.
Üniversite ücretleri ise rekor kırdı — aylık %61,67, yıllık %64,58 artışla en çok zamlanan kalem oldu.
Son 20 yılın 14’ünde eylül ayında eğitim fiyat artışları, genel enflasyonun üzerinde gerçekleşti. Ancak son iki yıldaki artışlar artık “alışıldık” düzeyin ötesine geçmiş durumda. Uzmanlara göre bu, sadece ekonomik politikalarla değil, sektörün kendi fiyatlama anlayışıyla da yakından ilişkili.
GIDA FİYATLARINI İKLİM BELİRLİYOR
Eylül ayında gıda fiyatları ortalama %4,62 yükselerek son yılların en yüksek seviyesine ulaştı.
Bahar aylarındaki don olayları ve yaz aylarındaki aşırı kuraklık, gıda enflasyonunu tetikleyen başlıca unsurlar oldu.
Ancak uzmanlar, bu artışları artık geçici değil, kalıcı bir iklim etkisi olarak değerlendiriyor:
“İklim değişikliği, tarımsal üretimi doğrudan etkileyen kalıcı bir faktör haline geldi. Bu nedenle gıda arzını koruyacak yapısal tarım politikalarına daha fazla önem verilmeli.”
DIŞ TİCARETTE DENGELİ OLMAYAN TABLO
Haftanın diğer önemli verisi ise dış ticaret istatistikleri oldu. Küresel ekonomide korumacı politikalar ve yüksek finansman maliyetleri nedeniyle ticaret daralırken, Türkiye ihracatta dirençli bir performans sergiledi.
2025’in ilk dokuz ayında mal ihracatı, geçen yıla göre %4,1 artarak 200 milyar dolara ulaştı. Son 12 aylık ihracat 270 milyar doları buldu.
Hizmet ihracatı da bu dönemde %6,1 artışla güçlü seyrini sürdürdü. Hükümetin 390 milyar dolarlık toplam ihracat hedefi ulaşılabilir görünüyor.
Ancak tablo tamamen parlak değil. İthalat da %5,9 arttı, üstelik artışın büyük kısmı tüketim malları ithalatından geldi.
Bu eğilim sadece dış ticaret açığını büyütmekle kalmıyor, aynı zamanda iç piyasadaki enflasyon baskısını da artırıyor.
UZMANLARA GÖRE 3 KRİTİK NOKTA
Ekonomi analistleri, dış ticaretin sürdürülebilir bir büyüme patikasına girmesi için üç temel önceliğe dikkat çekiyor:
İmalat sanayinde yüksek teknolojili ürünlerin payı artırılmalı. (Şu anda %43 civarında.)
Mal ihracatı yavaşlarken hizmet ihracatı çeşitlendirilmeli.
Tüketim malları ithalatı kontrol altına alınmalı, payı %11–12 bandına çekilmeli.
Eylül ayı verileri, Türkiye ekonomisinde enflasyonun yeniden hız kazandığını ve dış ticaret dengesinde risklerin büyüdüğünü ortaya koydu.
Eğitim ve gıda fiyatlarındaki sert artış, hem hane halkı bütçesini hem de yıllık enflasyon beklentilerini yukarı çekti.
İhracat güçlü seyrini sürdürse de, tüketim odaklı ithalat ekonominin en kırılgan noktasını oluşturmaya devam ediyor.